Türkiye’de Sandık Güvenliği: Riskler ve Güvenli Sandıklar İçin Somut Öneriler

Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerinin ardından sandık güvenliği konusu bir kez daha Türkiye’nin gündeminde. Peki seçimlerin demokratik, adil ve güvenli bir ortamda gerçekleşmesi için neler yapılabilir, sandık güvenliği nasıl sağlanır?

Bu soruların yanıtı çerçevesinde 8 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleştirdiğimiz yuvarlak masa toplantımızda, pek çok sivil toplum örgütünü bir araya getirdik; uzman ve akademisyenlerle sandık güvenliğini konuştuk.

“Türkiye’de Sandık Güvenliği: Riskler ve Güvenli Sandıklar İçin Somut Öneriler” başlıklı yuvarlak masa toplantımızda, katılımcıların sunumlarından derlenen sandık güvenliğine ilişkin somut öneriler şöyle sıralanabilir:

-Yurttaşların vatandaşlık haklarını iyi bilmesi sağlanmalı, özellikle sandıklarda müşahit olunması yönünde seçmenler teşvik edilmeli.

-Seçime ilişkin düzenlemelerde, seçim mevzuatında seçmenin aktif katılımına yer verilmeli, seçmenler seçim mevzuatına bir taraf olarak eklenmeli.

-Eşit temsil için, sandık kurullarının yapısı, oluşumu, hem başkan hem siyasi parti temsilcileri bakımından tekrar gözden geçirilmeli.

-Sandık kurullarında tüm siyasi partilerin temsilcisi bulunmalı, siyasi partiler sandık kurullarına yedekli olarak temsilci göndermeli.

-Sandık sonuç tutanaklarının toplam oyu gösteren bölümünün doğru doldurulması, oy toplamları ile sağlamasının yapılması, sandık sonuç tutanaklarının imzalanıp, mühürlenmesi kontrol edilerek, ıslak imzalı tutanakların eksiksiz alınması sağlanmalı.

-Mühürsüz oy pusulaları ve zarflar geçersiz oylara sebep oluyor, dolayısıyla sandık kurulları mühürleme işlemini titizlikle yürütülmeli, vatandaşlar da zarfı ve pusulayı kontrol etmeli.

-Sandıklar kapandığında oy kullanmamış kişilerin imza bölümünün çarpı ile kapatılıp kapatılmadığı kontrol edilmeli.

-Sandık kurulu görevlileri, müşahitler süreçler tamamlanana kadar sandık başından ayrılmamalı.

-Sonuçların karşılaştırılabilmesi, gerekiyorsa itirazların yapılabilmesi için ıslak imzalı tutanaklar siyasi partilere ulaştırılmalı.

-İlçe seçim kurullarında tüm siyasi partilerin temsilcileri bulunmalı.

-Kanunlara hakim olmaları bakımından avukatların seçim süreçlerinde görev almaları önemli; seçim güvenliği eğitimi verilmiş barolara bağlı avukatların sandık başlarında görev alması sağlanmalı.

-Barolarca oluşturulan çağrı merkezleri aracılığı ile gerektiği durumlarda avukatların yönlendirilmesi sağlanmalı.

-Yüksek Seçim Kurulu tarafından deprem bölgesinde sandık düzeninin nasıl oluşturulacağı siyasi partiler ve kamuoyu ile paylaşılmalı.

-Özellikle deprem bölgelerinde mükerrer oy riskine karşı, oy kullanıldıktan sonra sandık kuruluna teslim edilmesi gereken 142 belgesiyle (seçmen listesinde olmayan, seçim günü görevlendirilen bina sorumlusu, kolluk güçleri, ulaşım görevlileri gibi kişilere oy kullanmaları için verilen belge) oy kullanımına dikkat edilmeli. 

-Türkiye bir afet bölgesi, seçim kanununda afet durumlarında seçimlerin ertelenme, ertelenmeme durumu ya da nasıl yapılabileceğine, yapılması gerektiğine ilişkin kurallar belirlenmeli.

-Medya kuruluşları sadece seçimin gerçekleştiği gün değil tüm seçim süreçlerinde adil bir ortam oluşması yönünde rol almalı.

-Medya doğru bilgiyi manipüle etmeden vermeli. 

-Depremden etkilenen vatandaşlar ve tüm dezavantajlı grupların diğer vatandaşlarla eşit koşullarda oy vermesi sağlanmalı.

-Seçimin tüm süreçleri bağımsız gözlemciler tarafından izlenebilmeli.

-Güvenlik görevlileri seçim sürecinde uluslararası demokratik standartları yerine getirecek şekilde yetkilerini kullanmalı.

Farklı düşünüyoruz, bir arada çözüyoruz!
BİZE KATILIN