Güçlü Bir Denge ve Denetleme Aktörü Olarak Demokratik ve Katılımcı Yerel Yönetimler İçin İhtiyaç ve Talepler
Cumhurbaşkanlığı sisteminin denge denetlemeli bir hükümet sistemi hüviyeti kazanabilmesi için, yerel yönetimleri mali ve idari olarak güçlendirecek, yürütme yetkisini merkezi ve yerel idareler arasında paylaştıracak bir yerel yönetim reformuna duyulan ihtiyaca çeşitli vesilelerle işaret etmiştik. Bu ihtiyacın ve yerel yönetimlerin merkezi yönetim karşısında denge ve denetleme aktörü olarak sahip oldukları can alıcı önemin, 31 Mart yerel seçim sonuçları tarafından da desteklendiğini söylemek mümkün ve gerekli. 31 Mart yerel seçim sonuçları, yerel yönetimlerde, özellikle de büyükşehir belediyelerinde muhalefet partilerinin ağırlığını dikkate değer bir şekilde arttırdı. Böylece, yenilenen İstanbul seçimiyle birlikte kesin olarak tamamlanan yerel seçim dönemeci, demokratik başkanlık sistemlerinden farklı olarak, ülkemizde başkanlık ve yasama meclisi seçimlerinin aynı anda yapılmasının getirdiği siyaseten homojenleştirici etkilere karşı, bir anlamda, devleti oluşturan organlarda siyasi farklılaşmanın sahip olduğu önemin altını da güçlü bir şekilde çizmiş oldu.
Açık ki, seçim sonuçlarının ortaya koyduğu bu eğilimin de bir gereği olarak, yerel yönetim reformu konusunda adım atılabilmesi için, önümüzdeki dönemde, merkezi idarenin yerel yönetimler karşısında, kısa vadeli ve mevcut siyasi kutuplaşmaya göre konum alan siyasi bir tavırdan ziyade, kurumsal, reformcu ve demokratik bir tavır alması gerekiyor. Tekrar vurgulamak gerekirse, yerel yönetimlerin hem cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal olarak ihtiyaç duyduğu dikey denge denetleme işlevini yerine getirebilmeleri, hem de kendi iç işleyişleri itibariyle denge denetlemeli bir nitelik kazanabilmeleri için gereken demokratik adım ve reformlar, ancak karar alıcılar tarafından benimsenecek yapıcı ve pozitif bir tavır yoluyla hayata geçirilebilir.
Bu raporda, bu tür bir yaklaşım ve tavır için yol gösterici nitelikte olacağını umduğumuz ve birçoğunun toplumumuzun birbirlerinden farklı düşünce ve kimliklere sahip geniş kesimleri tarafından da paylaşıldığını düşündüğümüz bir dizi talebi bir araya getiriyoruz. Bu taleplerin derlenmesinde, ağ olarak yakın zamanlarda düzenlediğimiz ve akademi, sivil toplum, iş dünyası ile medya alanında farklı görüş ve tecrübelere sahip toplamda 100’ü aşkın katılımcının katkıda bulunduğu dört toplantının sonuçlarından yararlandık. Tarih sırasıyla bu toplantılar, 3 Mart 2018 tarihinde İstanbul’da düzenlediğimiz demokrasi masası toplantısının yerel yönetimler masası ile 1 Mart 2019 tarihinde Van’da, 9 Mart’ta Adana’da ve son olarak 22 Mayıs tarihinde de Ankara’da düzenlediğimiz yerel yönetimler konulu demokrasi masası toplantılarıdır.