Referandum Üzerine Bir Denge Denetleme Değerlendirmesi
Seçme ve seçilme hakkımız, seçimler aracılığıyla hayat bulur. Vatandaşlar olarak irademizi seçimler sayesinde görünür kılarız. Bu yüzden de, gerek seçim günü gerekse de seçime giden sürecin, sonuçlara halel getirmeyecek şekilde yürütülmesi, sonuçların meşruiyeti açısından büyük önem taşır.
16 Nisan 2017 halk oylamasında, gerek seçim güvenliğinin sağlanması gerekse de kampanya döneminin adil ve serbest yarış koşullarına uygun biçimde gerçekleşmesiyle ilgili, kamuoyunda tartışmalara neden olacak uygulamalar yaşanmıştır. Hak oylamasının konusunun, “toplumsal sözleşme metni” diye tanımladığımız “anayasa” olması, bu referandumun meşruiyeti üzerinde daha fazla özenle durmayı gerektirmektedir.
Denge ve Denetleme Ağı olarak, hem seçimlerde adil ve eşit yarış koşullarının sağlanması hem de seçim güvenliğini gözeten kurumların hukukun üstünlüğü çerçevesinde karar vermesinin denge ve denetleme sisteminin elzem parçaları olduğunu vurguluyoruz. Ayrıca seçim gününde, uluslararası kuruluşların yaptığı izleme çalışmalarının yanı sıra, Türkiye’den sivil ve bağımsız girişimlerin izleme yürütmesine olanak verecek yasal düzenlemelere duyulan ihtiyacın altını çiziyoruz.
Seçim dönemlerinde ilgili tarafların adil ve eşit koşullarda yarışmalarının sağlanması demokratik seçimlerin asli unsurudur. Özellikle kampanya dönemlerinde, tüm olanakların bütün taraflarca eşit koşullarda kullanabilmesinin sağlanması kadar, herkesin görüşlerini özgürce, korkmadan ifade edebileceği bir ortamın mevcudiyeti de vazgeçilmezdir. Olağanüstü hal koşullarında gerçekleşen seçim kampanyası sürecinin, ifade özgürlüğü ile adil ve eşit rekabeti sağladığını söylemek mümkün değildir.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), sadece seçim gününün değil, tüm seçim sürecinin gözetiminden ve yasalara uygun bir biçimde uygulanmasından sorumludur, kararlarına itiraz edilemez. Bu nedenle alacağı her karar seçimlerin meşruiyeti açısından büyük önem taşır. 16 Nisan günü gerçekleştirilen halk oylaması sonucunda “mühürlü olmayan zarflar” ile ilgili olan kanun maddesi açıktır. 2010 yılında Meclis tarafından değiştirilen 298 No’lu Seçim Kanunu’nun 98. maddesinde, sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulunun mührü bulunmayan zarfların geçersiz olduğuna dair açık bir hüküm bulunmaktadır. Seçimlerin yasalara uygun biçimde yürütülmesinden sorumlu olan YSK’nın hukuk çerçevesinde karar vermesi vazgeçilmezdir. Yargının hukuk çerçevesinde kalmasının teminatı, yargı bağımsızlığını sağlayacak araçların varlığıdır.
Nihai olarak, seçimlerin uluslararası bağımsız gözlemciler tarafından izlenmesi kadar, ülkedeki bağımsız sivil yapılar tarafından izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Var olan mevzuat, bu tür bir izleme yapılmasına izin vermemektedir. Denge ve denetleme sisteminin merkezinde olan vatandaşların, gerek bireysel gerekse de örgütlü olarak seçimleri izleme ve raporlama yapmalarının sağlanması, seçimlerin meşruiyetinin sağlanması için gereklidir.
16 Nisan halk oylaması sona erdi ancak resmi sonuçlar henüz açıklanmadı. Denge ve Denetleme Ağı olarak, halkın iradesini yansıtan seçimlerin meşruiyetinin gölgelenmemesi için, tüm yetkili kurum ve kişilerin görevlerinin gereğini yerine getirmesi çağrısında bulunuyoruz.