Aktif Vatandaş olmak, her şeyden önce geçmişte yaşanmış ve yeniden gerçekleşme olasılığı olan sorunlara dair duyarlı olmaktır. Bu duyarlılık; yaşadığı ülkeye ve kente, bir arada yaşadığı tüm canlıların yaşam hakkı ile vatandaşlık hakkına farkındalık ile başlar. Çünkü, Aktif Vatandaş, aynı zamanda yaşadığı ülkeye dair sorumlu hisseden vatandaştır.
Ve çok boyutlu ve uzun bir süreci kapsayacak bir yıkımın ardından vatandaşlar olarak, en başta; haklarımızı bilmek ve talep etmek, sorgulamak, süreçleri takip etmek, sorun alanlarına dair düşünmek ve bunları dile getirmek, bizi aktif vatandaşlar yapar.
Aktif vatandaş, bireysel çözümlerin yanı sıra bir sivil toplum kuruluşu üyesi ya da gönüllüsü olarak; kolektif çözümler arar ve bu çözümler için dayanışmayı önemser. Tüm yıkım ve kayıpların ardından çözüm getirecek bireysel ve kolektif adımlar atmak aktif vatandaşlık bilincini yükseltir.
Vatandaşlık haklarımızı bilerek, soru soran, talep eden, içinde yaşadığı toplumun bir parçası olduğunun bilinciyle sorunlara dair çözüm arayan ve biraradalığa katkı veren Aktif Vatandaşlar, iyi bir geleceğin de aktörleri olabilir.
Yaşadığımız depremin ardından ‘ne yapılabilir?’ sorusuna verilecek somut bir yanıt olarak da, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin yönlendirmelerini içeren uygulamalara bakmakta fayda var:
Bu web sitesi, Denge ve Denetleme Ağı tarafından yürütülen ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (Sida) tarafından desteklenen Denge ve Denetleme Ağı projesi kapsamında yayın yapmaktadır. Web sitesinde yer alan içerikler Sida’nın resmi görüşlerini yansıtmamaktadır.
Copyrights © Denge Denetleme Ağı. Tüm Hakları Saklıdır.